Tez (İddia) Nedir?
Tartışmaya, iddiaya dayanarak bir öneri, fikir ileri sürmek.
Hipotez (Önerme) Nedir?
Bir gözlemin, bir olayın, bir olgunun ya da bilimsel bir problemin, üzerinde daha fazla inceleme yapılarak test edilmesine olanak veren, öneri niteliğinde açıklama.
Teori (Kuram) Nedir?
Tekrarlanan gözlem ve deneylerle, mevcut bilgi birikimi düzeyinde doğruluğu büyük ölçüde kabul edilmiş, ancak yine gözlem ve deneyler yoluyla yanlışlanabilme olasılığı bulunan, öngörülerinde doğru çıkmış hipoteze, teori (kuram) denir. Teoriler, gözlem, deney, akıl ve mantık yollarıyla her defasında doğrulanabilmelidir.
Yasa (Kanun) Nedir?
Tekrarlanan gözlem ve deneylerle, aynı şartlarda aynı sonuçları verdiği kesin olarak belirlenen, akla ve mantığa uygun, genel kanıya göre kabul görmüş, değişmez nitelik kazanmış, yanlışlanma olasılığı olmayan gerçek bilgiye, yasa (kanun) denir. Yasalar değişmezlik ilkesine sahiptir. Yanlışlamaya çalıştığınızda, yasayı çökertmeniz mümkün olmaz. Yasalar en gerçek değişmezlerdir. Biz bu mevcut değişmezleri kullanarak yeni değişmezler ortaya çıkarmaya çalışırız.
Bilimsel Yöntem:
Olayları, olguları açıklamaya veya bilimsel bir problemi çözmeyi çalışırken kullandığımız yöntemdir. Bu yöntemi kullanırken, gözlemlerden ve deneylerden faydalanırız. Ortaya attığımız iddianın başkaları tarafından sınanabilme olanağı bulunmalıdır. Yoksa ortaya attığınız iddia boş, anlamsız ve değersiz bir iddia olacaktır. Dizgeli bir şekilde yapılan gözlem, deney, test, ölçme, araştırma, inceleme, birer bilimsel yöntemdir.
Bilimsel Düşünce:
Akla ve mantığa uygun olarak, mevcut değişmez bilgileri kullanarak yeni değişmez bilgiler ortaya çıkarma çabasıdır. Bilimsel bir çalışma yaparken ya da çözmeye çalıştığınız sorun üzerinde düşünürken sadece algısal gözlemlerden ve mevcut bilgi birikiminden faydalanmayız. Bilimsel düşünceye katkısı olan başka unsurlar da vardır. Bunlar, hayal gücü, yaratıcılık ve görebilirlik’ tir.
Hayal gücü, fiziksel olarak mevcut olmadığınız veya olamayacağınız ortamlarda gelişen olayları beynimizde sanal olarak görüntüleyebilme yeteneğidir. Bu yeteneğe sahip olan insanlar, başkalarının hiçbir zaman ortaya çıkaramayacağı ya da çok sonraları bulunacak şeyleri ortaya çıkarabilirler.
Yaratıcılık, mevcut madde, bilgi birikimi, akıl, mantık ve düşünce gücünü kullanarak tesadüfen veya sistematik olarak, daha önce benzeri olmayan, yeni bir bilgi, buluş, yapı ortaya çıkarmaktır.
Görebilirlik, mevcut sistemde, aslında göz önünde olup da daha önce kimsenin farkına varmadığı bir bilgiyi, bir olguyu, bir olayı ya da neden-sonuç ilişkisini ortaya çıkarabilmektir.
Bilimsellik:
Bilimselliğin en önemli ölçütü, çalışmanın dizgeli bir şekilde yapılmasıdır. Amaç, mevcut değişmez bilgileri belli bir yöntemle kullanarak başka değişmez bilgiler ortaya çıkarmaya çalışmaktır. Bu sayede genellenebilecek, sorun çözmede kullanılabilecek gerçek ya da gerçeğe yakın bilgi potansiyeli oluşturulur. Elde edilen bu değişmez bilgiler, başka sorunların çözümünde yeniden kullanılır.
Değişmez bilgiye ulaşmak için kullanılan her yöntem, her düşünce bilimseldir diyebiliriz. Bir olayın, bir olgunun, bir düşüncenin bilimselliğinden bahsedebilmemiz için de onun yasa olabilmesi için gerekli değişmezlik ölçütüne ne kadar uyup uymadığına bakarız. Yasalaşmış bilgiler zaten doğan olarak bilimseldir. Teorilerin bilimsel olabilmesi için, mevcut bilgi birikimi düzeyinde doğrulanabilmesi, kısmen de olsa içinde mevcut değişmezler barındırması gerekir. Teoriler kesin olarak kabul edilmiş gerçekler olmadığı için, her zaman tartışmaya açıktır ve zaman içinde tekrar tekrar doğrulanmaya gerek duyarlar.
Günümüzde, bilimde daha hızlı yol alabilmek için parça teorisi sistemini ortaya koymalıyız. Nedir bu parça teorisi? Teoriyi destekleyecek doğrulamalar, kesinlik kazanmamışsa ve genel olarak kabul göremiyorsa, o teorinin içindeki kesin değişmezleri yasalaştırabilmeliyiz. Bu aşamada,
1-mevcut teori kısmi olarak yasa olacak ya da,
2-yeni bir yasa ortaya çıkarılacak ya da,
3-mevcut teori terk edilecek ya da,
4-yeni bir teori ortaya çıkarılacaktır.
Bilimde son nokta teori değil, yasadır. Çünkü teoriler, mevcut bilgi birikimi düzeyinde doğrulanmış, kısmen kabul görmüş açıklamalardır. Gerçeklikleri kesinleşmediği sürece, teorilerin gelecekte bir gün “öyle sanılıyordu” ifadesiyle anılma ihtimalleri çok yüksektir.